Seçimin kaybedildiğini kabul etmeyen, içinde bulunulan siyasi duruma başkaca tanımlamalar geliştiren, hiçbir şey olmamış gibi davranan bir siyasetsizliğin parçası mı olacağız, yoksa örgütümüzü siyasetin öznesi yapacak bir değişimle Türkiye’ye umut mu olacağız?
Değişim ihtiyacına referans aldığımız seçmendeki duygusal kopuşu görmezden mi geleceğiz, yoksa onu dinleyen, anlayan, endişelerini gideren ve yeniden ona umut olan bir değişimin öncülüğünü mü yapacağız?
Partimizin üzerindeki yüzde 25’lik görünmez cam tavana inanıp, siyasetimizi sağ söylemlere sığınarak mı yapacağız, yoksa sosyal demokrasinin ve kurucu değerlerimizin ışığında özgüvenli bir siyasetle görünmez cam tavanı tuzla buz mu edeceğiz?
CHP olarak vereceğimiz kararın özeti budur.