İktidar İçin Değişim

ÜLKEMİZİ NEREYE ULAŞTIRMAK İSTİYORUZ?

Tek adam rejiminin dayattığı ve beslendiği, toplumu ayrıştıran, farklılıklarından yararlanarak birbirinden uzaklaştıran ve kutuplaştıran siyaset anlayışını reddediyoruz. “Biz ve onlar” ayrışmasını, etnik, mezhepsel ve toplumsal kutuplaşmayı kabul etmiyoruz. Tüm toplumsal kesimlerin yaşam, eşitlik, emek, barınma, beslenme ve örgütlenme hakkını birlikte savunuyoruz. Tüm farklılıkları kucaklıyor, toplumun tüm yoksullarına, işsizlerine, güvencesizlerine birlikte sahip çıkıyoruz. Hepsinin talep ve umutlarını ortak hedeflerimiz olarak benimsiyoruz. Toplumu dikine kesen ve ayrıştıran siyaseti reddediyor, toplumun her kesimine dokunan yatay siyaset anlayışını savunuyor ve sahipleniyoruz.

Çoğulculuğu önemsiyoruz. Hiçbir toplum kesiminin, hiçbir fikrin siyasi arenadan dışlanmamasını sağlayacak bir siyasi ortam ve özgürlükler zeminini oluşturacağız.

Halkın tercihlerinin ve haklı taleplerinin siyasi temsile en etkin şekilde yansıdığı güçlü bir parlamentoyu ve kuvvetler ayrılığını kuracağız. Yargı bağımsızlığını tesis edecek hukuk devletini kuracağız. Bu hedef ezilenlerin, güvencesizlerin, dezavantajlı grupların koruyucu kalkanı ve toplumsal barışın anahtarıdır. Hem de sürdürülebilir kalkınmanın, güçlü bir ekonominin, yatırım yapılabilir bir ülkenin ortak teminatıdır.

Sosyal devlet ilkesi olmaksızın, planlamayı piyasanın görünmez eline bırakan yaklaşımlar iflas etti. Bu zamanda merkezi kapitalist ülkelerde dahi kamu politikaları devreye sokulmaktadır. Son çeyrek yüzyılını kaybetmiş olan ülkemizin, kamucu bir anlayışa dayanan hızlı ve adil bir kalkınma sürecine duyduğu ihtiyaç açıktır.

Türkiye’nin kapsamlı bir üretim dönüşümü ile nitelikli istihdam yaratarak hep birlikte zenginleşeceğimiz bir ekonomik yapıyı kuracağız.

Bu hedefle, Türkiye ekonomisini yeniden ayağa kaldıracak, her düzeyde sürdürülebilir ve kapsayıcı bir üretim sürecini stratejik olarak planlayacak ve yaşama geçireceğiz. Türkiye’nin kapsamlı bir üretim dönüşümü ile nitelikli istihdam yaratarak hep birlikte zenginleşeceğimiz bir ekonomik yapıyı kuracağız. Sanayinin yeşil, dijital ve dayanıklılık dönüşümü ile sürdürülebilir kalkınmanın kaldıracı olmasını sağlayacağız.

Sosyal yardımları içeren ve onunla sınırlı olmayan aktif sosyal politika uygulamaları ile ekonomik ve sosyal hakların tümünü güvence altına alacağız. Hak temelli bir kalkınmanın güvencesi olan sosyal devleti kuracağız.

Üretim baskısıyla iş cinayetlerinin giderek arttığı, grev yasaklarının tırmandığı bir dönemde, işçi sınıfının sorunlarına odaklanmak önceliğimiz olacak. Sendikal hakları genişletecek, grev ve gösteri yasaklarına son verecek, örgütlü bir toplumu teşvik edeceğiz.

Doğru bir kamusal altyapı seferberliği, planlama, örgütlenme ve nitelikli bir destekleme politikasıyla tarımı hızla ayağa kaldıracağız. Tarıma dayalı sanayiinin ülkeye dengeli biçimde yayılması ve gençlerin tarıma özendirilmesiyle tarım, Anadolu’nun yeniden yeşermesinin ve üretmesinin en önemli araçlarından biri olacak.

Siyaset üstü baktığımız savunma sanayimizde devam eden projeleri akamete uğratmayarak, yerli rekabeti tesis ederek yeni projelerle savunma sanayimizi geliştireceğiz.

Ekonominin tüm sektörleri için benzer bir stratejik planlama ve buna koşut uygulamalarla Türkiye’nin kalkınma hikayesini yeniden yazacağız.

Eğitim hakkına ulaşılmasının önündeki engelleri, hakkaniyet ve fırsat eşitliği temelinde gidereceğiz. Herkes için ulaşılabilir, nitelikli, eşit, parasız, laik, bilimsel ve sorgulayıcı bir eğitim düzeni kuracağız.

Sessizliği değil daha fazla konuşmayı, dikte etmeyi değil tartışmayı esas alan bir perspektifle hareket etme gerekliliği açıktır.

Yeşil, dijital, ekonomik ve jeopolitik dönüşüm dinamiklerini yakalayıp ülkemizi küresel bölüşümde dünyanın ucuz emek gücü deposu olmaktan çıkartacağız. Ülkemizi nitelikli istihdamla, katma değerli üretimle, hep birlikte zenginleştiğimiz kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınmanın küresel öncülerinden olacağımız bir konuma taşıyacağız.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini hayata geçirerek, kadına yönelik her tür şiddetle etkin bir şekilde mücadele edeceğiz.

Yeni yüzyılımızda çözmemiz gereken temel sorunlarımızdan biri, temelde bir demokrasi meselesi olarak gördüğümüz, birbirinden farklı veçheleri bulunan Kürt sorunudur. Bu sorunun bütüncül bir yaklaşım gerektiren çözümü en başta ülkemiz için hedeflediğimiz çağdaş demokratik değerlerde barınmaktadır. Sessizliği değil daha fazla konuşmayı, dikte etmeyi değil tartışmayı esas alan bir perspektifle hareket etme gerekliliği açıktır. Halk iradesini hiçe sayan, yurttaşların bir kısmının yerel yöneticileri belirleme hakkını elinden alan kayyum uygulamalarına karşı en net ve sert tavrı takınacağız.

Ülkemiz 1980’li yıllardan beri Kürt meselesiyle silahlı terör sorunu kıskacında ağır bedeller ödemektedir. Ülkemizde şehit cenazesinin gitmediği, ateşin düşmediği coğrafya kalmamıştır. Hedefimiz çocuklarını kaybetmiş ailelerimizin acılarını istismar eden zihniyete karşı o acıları dindirmek, bir ailenin dahi evine ateşin düşmeyeceği iklimi yaratmaktır. Bunun yolu da ülkemizi bu terör ikliminden sonsuza dek çıkarmak üzere bir toplumsal ve siyasal mutabakat sağlamaktır.

Bu sorunun bütüncül çözümü siyasal ve hak temelli yaklaşımların yanı sıra bölgelerarası ekonomik eşitsizliğin giderilmesini gözeten kamu ve özel yatırım planlarını da içermektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kürt sorununun çözüm iradesinin ortaya çıkarılacağı en yüce mercidir.

Böylesine bütüncül bir çerçeve ihtiyacı gözetildiğinde, açıktır ki Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kürt sorununun çözüm iradesinin ortaya çıkarılacağı en yüce mercidir. Silahlı çatışma ve terörün sonlandırılması dâhil olmak üzere Kürt meselesinin tüm yönleriyle çözümü konusunda kapsamlı bir ulusal yol haritası TBMM bünyesinde temsil edilen tüm siyasi partilerin katılımıyla kurulacak Toplumsal Mutabakat Komisyonu’nda oluşturulmalıdır.

Başta PKK ve FETÖ olmak üzere, tüm terör örgütleriyle etkin ve tavizsiz şekilde yurtiçi ve yurtdışında mevcut tüm imkanları kullanarak mücadele edeceğiz.

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin etkinliğini azaltan komuta yapısı değişiklikleri, Deniz Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın; Kara Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın bağının kopartılması, askeri okulların kapatılması, askeri sağlık sistemi ile askeri yargı sisteminin kaldırılması gibi konularda ilgili tüm tarafların görüşü alınarak düzeltici adımlarla TSK’nın daha güçlü şekilde yapılanmasını sağlayacağız.

Dış politika çerçevemiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanarak dünyada barışın, bölgemizde istikrarın, ülkemizde tam demokrasinin, güvenliğin ve kalkınmanın inşası, korunması ve güçlendirilmesine odaklanacaktır. Dış politikamız ulusal çıkarlarımızı koruma hedefiyle yürütülecektir. Tüm ülkelerle kuracağımız uluslararası ilişkilerimiz kişisel ilişkilere değil, diplomasi bürokrasimizin deneyimine dayanan eşitler arası bir anlayışla sürdürülecektir.

Görüş Bildir